İşte Atatürk'ün en meşhur fotoğrafının hüzünlü hikayesi
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, Time dergisine kapak olan en meşhur fotoğrafının hüzünlü hikayesi yıllar sonra ortaya çıktı. Atatürk, 30 Ağustos 1924'te silah arkadaşlarını kaybettiği Dumlupınar'a gitmişti. Savaş sırasında yarı bedeni toprağa gömülmüş ama bir eliyle sancağı ayakta tutan şehit asker adına diktireceği abidenin temelini atmak için bölgede geziyordu. Göğsünde parlak bir zaferin gururu, yüzünde ise şehit düşen arkadaşlarının acısı vardı. İşte tam o sırada Esat Nedim deklanşöre bastı.
İstiklal Savaşı yüksek bir mücadele azmiyle devam ederken tarih de kendi kaydını yapıyordu. Resmi yazışmalar, telgraflar, askeri raporlar, hususi mektuplar ve daha nice dokümanlar… Ancak Mustafa Kemal Paşa için bunlar yeterli değildi. "Bir ölüm kalım savaşı" olarak gördüğü mücadeleyi sadece tarihçilerin yorumlarına bırakmak istemiyordu. Yaverini çağırdı. Cephede her daim yanında olacak bir fotoğrafçının temin edilmesini istedi. Mülazım-ı Sani (Asteğmen) Esat Nedim böyle bulundu.
O MEŞHUR FOTOĞRAFI ESAT NEDİM TENGİZMAN ÇEKTİ
Büstlerde, tablolarda yer aldı, TIME dergisine kapak oldu. Atatürk'ün dünyaca ünlü bu fotoğrafını, Esat Nedim Tengizman, Büyük Zafer'den tam 2 yıl sonra Dumlupınar'da çekti.Esat Nedim 1897'de İstanbul'da doğmuştu. Muallim Mektebi'nde okurken fotoğraf merakı başlamıştı. Zar zor edindiği bir fotoğraf makinesiyle arkadaşlarının da fotoğraflarını çekiyordu. Okuldan mezun olduktan sonra askere alındı. O zaman 'Mülazım-ı Sani' denilen karşılığı bugün 'asteğmen' veya 'yedek subay' olan rütbeyle cepheye gitti. Fotoğraf merakını ve makinesini de yanında götürmüştü. Teknik konulara yatkın olduğu için ilk vazifesi de telsiz operatörlüğüydü. 'Fotoğraf zabiti' olarak seçildiğinde bu görevi yapıyordu.
O MEŞHUR FOTOĞRAFI ESAT NEDİM TENGİZMAN ÇEKTİ
Büstlerde, tablolarda yer aldı, TIME dergisine kapak oldu. Atatürk'ün dünyaca ünlü bu fotoğrafını, Esat Nedim Tengizman, Büyük Zafer'den tam 2 yıl sonra Dumlupınar'da çekti.Esat Nedim 1897'de İstanbul'da doğmuştu. Muallim Mektebi'nde okurken fotoğraf merakı başlamıştı. Zar zor edindiği bir fotoğraf makinesiyle arkadaşlarının da fotoğraflarını çekiyordu. Okuldan mezun olduktan sonra askere alındı. O zaman 'Mülazım-ı Sani' denilen karşılığı bugün 'asteğmen' veya 'yedek subay' olan rütbeyle cepheye gitti. Fotoğraf merakını ve makinesini de yanında götürmüştü. Teknik konulara yatkın olduğu için ilk vazifesi de telsiz operatörlüğüydü. 'Fotoğraf zabiti' olarak seçildiğinde bu görevi yapıyordu.
10 KASIM'DA KULLANILMASI İÇİN YENİDEN GÜN YÜZÜNE ÇIKTI
Esat Nedim, Tengizman soyadını aldı ve emekli olduktan sonra da gazete ve dergilerde çalışmaya devam etti. Atatürk'ün birçoğu hiç yayınlanmamış fotoğraflarından oluşan geniş bir arşivi vardı. 21 Şubat 1927'de Time'ın kapağında da yer alan o fotoğraf yıllar sonra meşhur olacaktı. Hayat dergisinde çalışan oğlu İnal Tengizman babasının 30 Ağustos 1924'te çektiği bu fotoğrafı 10 Kasım için kullanılmak üzere 1957'de dergiye götürmüştü. Böylece o fotoğraf ve diğerleri tekrar keşfedilmiş oldu. Tengizman'ın Atatürk fotoğraflarından oluşan albümü 1972'de yayınlandı. Tengizman 25 Ocak 1980'de Kadıköy'de bir otomobilin çarpmasıyla vefat etti. Geride posta pullarına, tablolara ve posterlere yansımış yüzlerce tarihi fotoğraf kaldı.
UNUTULMAZ KARE, SAVAŞTAN TAM 2 YIL SONRA YAPTIĞI ZİYARETTE ÇEKİLDİ
30 Ağustos 1924'te Atatürk, büyük zaferin ikinci yıldönümünde Dumlupınar'daki savaş meydanını ziyaret etti. 2 yıl önce savaştan hemen sonra meydanı gezerken yarı bedeni toprağa gömülmüş ama bir eliyle sancağı ayakta tutan bir şehit askere denk gelmişti. Kimliği ve künyesi bulunamadığı için 'Meçhul Asker' olarak adlandırılmıştı. İşte o günden iki yıl sonra Mustafa Kemal Paşa, o asker adına diktireceği abidenin temelini atmak üzere oradaydı. Dumlupınar'daki savaş meydanını geziyordu. Muhtemelen o kanlı çarpışmalar gözlerinin önünde tekrar canlanıyordu. Göğsünde parlak bir zaferin gururu, yüzünde o meydanda kaybettiği silah arkadaşlarının hüznü vardı. Cephede de en yakınında olan fotoğraf zabiti Esat Nedim o an deklanşöre bastı. Birkaç yıl sonra Time dergisine kapak olan, yıllar sonra bile hem büst hem tablo olarak Atatürk'ü anlatan bütün eserlerde kullanılan o fotoğraf o gün orada işte böyle bir ortamda çekilmişti. - sondakikahaber